İSTİKLAL VAZGEÇİLMEZ MİSYONDUR!
29.10.2021
İSTİKLAL VAZGEÇİLMEZ MİSYONDUR!
Genel Başkan Yardımcımız Hasan Bitmez, 29 Ekim Cumhuriyet Bayramı dolayısıyla yaptığı basın açıklamasında önemli değerlendirmelerde bulundu. Bağımsız ve egemen devlet için içeride ve dışarı bütün problemlerin çözüme kavuşturulması gerektiğini belirten Hasan Bitmez, "bağımsızlık sadece sınır güvenliği değildir" diye konuştu."Değerli basın mensupları,
Kıymetli vatandaşlarımız,
Sevgili genç kardeşlerim,
Hepinizi şahsım ve partimiz adına saygı, hürmet ve muhabbetle selamlıyorum.
Bugün özel bir günde, önemli bir gündemle bir aradayız.
Türkiye Cumhuriyeti’nin 98. yılını idrak ediyoruz.
29 Ekim 1923’den bugüne geçen 98 yıllık, yaklaşık bir asırlık sürede; siyasetten, ekonomiye, eğitimden, diplomasiye, bilimden, teknolojiye, sağlıktan, kültüre, tarımdan, sanayiye her alanda değişimler, gelişmeler, yenilikler yapıldı.
Hatırı sayılır sayıda seçimin yapıldığı, altmışı geçen sayıda hükümetin kurulduğu, on bir kalkınma planının hazırlandığı, darbelerin-muhtıralarla milletin iradesinin çalındığı, Anayasaların millete rağmen yapılıp yazıldığı, milletin ve egemenliğinin hedef alındığı, milletin parasının ve emeklerinin heder edildiği günler de gördük.
Milletin inancına vakıf, değerlerine sadık, hizmetine amade partilerin, liderlerin milletin nizamı, refahı, selameti ve saadeti için sorumluluk aldığı dönemleri de gördük.
Dün emperyal güçlere karşı nasıl ki milletimiz iman ve inancı ile azmi, gayreti ve fedakârlığı ile canıyla ve malıyla mücadele ederek cumhuriyetimizi kurmuş ise bugün de aynı heyecanı yakalamak, yaşamak, aynı kararlılıkta ve kardeşlikte ve de birliktelikte buluşmak zorundayız.
Çünkü inancımızı, insanımızı, ülkemizi, milletimizi, devletimizi ve medeniyetimizi korumak, yaşatmak ve diğerlerinin önünde konumlandırmak ancak bu şekilde mümkündür.
Bugün mevcut duruma baktığımızda gördüğümüz gerçek şudur ki; Devleti milletin iradesiyle yönetme azim ve kararlılığının o günkü görünümü ve gerçekliği ile bugünkü görüntüsü ve geçerliliği arasında ciddi farklar vardır.
Anadolu’nun düşmandan ve işgalden kurtuluşunda sorumluluk alan, devletin milletin istek, irade, değer ve hedefleri ekseninde yeniden kuruluşunu başaran o dönemin gençlerindeki umut; uygulanan yanlış politikalar ve uygulamalar yüzünden maalesef bugünkü gençlikte yerini karamsarlığa bırakmıştır.
Gençlerin istikbali sis altında ise ülkenin istiklali risk altındadır
Evet, ülke bağımsız, birey özgür, millet egemen olmadıkça yaşanabilir devlet ve umut yüklenebilir bir gelecek kesinlikle mümkün olmayacaktır.
Unutmamak gerekir ki; İstiklal, Anadolu’nun insanları ve özellikle gençleri için ulaşılacak vizyon değil vazgeçilmeyecek bir misyondur.
Devlet için bağımsızlık, millet için egemenlik, toplum için ahlak ve maneviyat, birey için özgürlük ve hepsi için adalet; bir sonraki anda ya da adımda elde edilecek bir durum değil, hiçbir anda, hiçbir adımda, hiçbir hal ve şartta kaybedilmeyecek konumdur.
Devletin ve milletin bağımsızlığı noktasında, egemenlik sahasının toprak, su ve hava yönlü sınırlarında sorun yok elbette. Sınırlarımıza hakimiz.
Sınırlarımız için hiçbir düşman unsuru, işgal alanı bulunmuyor Elhümdulilllah.
Ancak Bağımsız ve egemen devlet olmak noktasında sadece sınır hattı ya da düşman üniforması üzerinden mi değerlendirme yapmak gerekir?
Elbette ve kesinlikle hayır.
Ekonominiz, teknolojiniz, diplomasiniz, eğitiminiz, üretiminiz, tüketiminiz, planlamanız, iş imkânlarınız, işsiz sayınız hatta asgari ücretiniz bile ülkemizin bağımsızlık ve egemenlik değerlendirmesinde hesaba katılmak, dikkate alınmak durumundadır.
Milletin yönetime katılma ve katkı sunma imkânları, hesap verme iradesi, hesap sorma yetkisi, Milletin Meclisinin önem-değer grafiği, yönetime katılma, yönetenlere erişme imkânı bunların her biri özellikle gençlerin sorgulaması ve cevaplara göre konum alması gereken hususlardır.
Hükümet sistemi değişikliğinin ürettiği sorunları, sıkıntıları görmemek; gidermek için sorumluluk almamak, Kurtuluş Savaşını yöneten Meclisin, yeniden kuruluş iradesini ortaya koyan Meclisin bugünkü konumuyla üyelerinin, kararlarının, konumunun “mili egemenliğin zuhur, milletin iradesinin karar alanı” olmanın uzağında olduğunu söylemek yanlış olmayacaktır.
Cumhuriyetin, birlikte yaşama iradesini ve hukukunu yaşatma azminin koruyucusu, kurtarıcısı elbette gençlerimizdir.
Ancak sistemin çarpıklığı, uygulanan yanlış politikaların bir sonucu olarak Siyasal alanda hizipleşmenin, sosyal hayatta kutuplaşmanın sürekli gündemde tutulduğu bir eşikte ülkemizin gençleri; işsizlik, belirsizlik, güvensizlik girdabına doğru sürükleniyor.
Kayıt dışı istihdamın %30’lara, genç işsizliğin %24’lere, enflasyonun %20’lere ulaştığı; ekonomide, enerjide, teknolojide hatta sağlık hizmetinde dahi dışa bağımlılığın zirve yaptığı bir eşikte gerçek anlamda bağımsız devlet, müdahaleye kapalı milli egemenlik, teminat altına alınmış özgür birey iddiası doğru ve ispatı mümkün değildir.
Cumhuriyetin ülkeye ve millete kazandırdığı en temel unsur birlikte yaşama kararı ve hukuku, en güçlü şekilde koruduğu kurum ise hiç kuşkusuz bağımsızlık ve egemenlik, en temel vaadi ise elbette adil devlettir.
Bu durumu tam ve kâmil manada tesis etmek için hepimize görevler düşmektedir. Bu bakımdan gençlerimizi; bir asırlık tecrübeyi yeni bir heyecanla tanıştırma, gaflet, delalet ve hıyanet risklerini bütünüyle ortadan kaldırma misyonunda aksiyoner sorumluluk almaya davet ediyoruz.
Gençlerimiz İmkân ve şeraitlerinin müsait olması ya da olmaması üzerinden değil tam ve kesin bağımsızlığı mutlak sağlama ve dokunulmaz kılma gerekliliği üzerinden sorumluluk almalıdırlar.
Türkiye’nin sadece egemenlik coğrafyası değil; başta ekonomik sahası, finansal kasası, teknolojik aksı olmak üzere her sahada bağımsız ve özgür olması gerekmektedir. Ülke ve millet olarak bunu başaracak potansiyele ve güce sahibiz.
Biz Saadet Partisi olarak, sosyal hayatın, kültürel birikimin, demografik niteliklerin, folklorik değişikliklerin her alanda zenginlik ve büyük fırsat sermayesi olarak görülmesini sağlayacak bir anlayışla hareket edildiğinde; şahsi menfaatlerini müstevlilerin siyasi emelleriyle eşleştiren siyasi kimliklerin, kliklerin hayallerinin kabusa döneceğine inanıyoruz.
Cumhuriyetin 98 yıllık serüveninde bugün milletin fakru zaruret içerisinde olduğunu görmek elbette üzücüdür. Fakat, yıkılma ya da kahrolma gerekçesi değildir.
Cumhuriyetin çözümü mümkün kılan, değişim imkânı sunan, milletin iradesini temsil etme yetkisini milletten talep etmeye zemin oluşturan bütün kulvarlarını, kurallarını harekete geçirmek gerekir.
Milletin egemenliğini milletin refahı ve felahı noktasında kullanmaktan imtina edenlerden milletin emanetini geri alması için millete gerçeği anlatmaktan yorulmamak gerekir. Biz yorulmayacağız, gençlerin de yorulmadan bize eşlik hatta öncülük etmesini isteyeceğiz.
Çünkü gençlerin sorumluluk alması, yaşanan sorunların ortadan kalkması için emsalsiz umuttur.
Gençlerin, Cumhuriyeti doğru anlaması, Cumhuriyeti yeniden aslına uygun olarak yönetsel zeminde oluşturması, Cumhuriyetin millet merkezli olma gerçeğine yeniden hayat vermeye yoğunlaşması Cumhuriyetin birinci asrında bağımsız devlet, özgür birey ve kadim adalet inşasının gerçek anlamda hayat bulmasına, milletimizin her bir ferdinin saadet bulmasına vesile olacak Adil Düzenin kurulmasına zemin hazırlayacaktır.
Sözlerime son verirken Cumhuriyetin kuruluşunda, memleketin kurtuluşunda varını, yoğunu, hayatını, birikimini tereddütsüz biçimde ortaya koyan bütün büyüklerimize minnet ve şükranlarımızı ifade ediyorum.
Saadet Partisi olarak, Cumhuriyetin bize sunduğu birlikte yaşama iradesini ve adil devlet idaresini korumaya ve hayata geçirmeye kararlı olduğumuzu bu vesileyle bir kez daha ifade ediyoruz.
Tekraren Cumhuriyetimizin kuruluşunun 98. Yılını kutluyor, hepinize saygılarımı sunuyorum."